'İnternete Erişim İçin Kimlik Doğrulama Zorunluluğu' İddiası Ortalığı Karıştırdı

Google AI’ın “Overview” fonksiyonu, Avustralya’da internete giriş için kimlik doğrulamasının zorunlu hale geleceğini ve bu işlemin AU10TIX adlı bir şirket tarafından yürütüleceğini belirtti. Bu iddia, bir ekran görüntüsüyle sosyal medya platformlarında hızla yayıldı, milyonlarca kişiye ulaştı ve büyük bir endişe dalgasına yol açtı.
DOĞRULUĞUNU ARAŞTIRMADAN KABUL ETTİLER

Yapay zekâ tarafından üretilen bu hatalı bilgi, kısa sürede pek çok kişi tarafından gerçekmiş gibi paylaşıldı. Google AI’ın sunduğu cevap bir kaynakla desteklenmiş gibi görünüyordu, bu da birçok kullanıcının haberi sorgulamadan kabul etmesine neden oldu. Ancak ilginç olan, AI’ın işaret ettiği kaynakta ne kimlik doğrulama zorunluluğu ne de AU10TIX şirketiyle ilgili herhangi bir bilgi yer alıyordu. Söz konusu kaynak, yalnızca Avustralya’daki dijital kimlik düzenlemeleri hakkında genel bilgiler sunuyordu.

UZMANLAR DEVREYE GİRDİ

Ortaya çıkan bilgi kirliliği, vx-underground adlı siber güvenlik araştırma ekibinin müdahalesiyle açıklığa kavuştu. Uzmanlar, yapay zekânın bu yanıtının bir “halüsinasyon”, yani tamamen gerçek dışı bir üretim olduğunu kesin bir dille ifade etti. Ekip, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı duyuruyla yalnızca AI’ın yanlışını değil, aynı zamanda internet kullanıcılarının her bilgiyi sorgulamadan paylaşma alışkanlığını da sert bir şekilde eleştirdi.

GERÇEKLİĞİNİ DENETLEMEDİLER

Bu olay, yapay zekâ çağında bilgi doğrulamanın ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Zira bu tür yanlış bilgiler, insanların mevcut kaygılarını tetikleyerek sorgulanmadan hızla yayılabiliyor. Ekran görüntüsünün bu kadar popüler hale gelmesinin nedeni, bilgiye duyulan güven değil, toplumda var olan “gizli takip” korkusuna dokunmasıydı.

Her ne kadar ilk yanlışı yapay zekâ yapmış olsa da, bilginin bu denli hızlı bir şekilde yayılmasının asıl sorumluluğu kullanıcılara ait. Eğer ekran görüntüsünde belirtilen kaynak incelenseydi, bu kadar büyük bir panik belki de hiç yaşanmazdı. Bu durum, dijital çağda bireylerin yalnızca bilgi tüketicisi değil, aynı zamanda bilgi doğrulayıcısı olma sorumluluğunu da taşıması gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor.