
MUSTAFA FEVZİ ÇAKMAK KİMDİR?
Türkiye’nin son Mareşali, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Milli Savunma Bakanı, aynı zamanda siyasetçi ve devlet adamı olarak tanınan önemli bir isimdir.
Eğitim Geçmişi
Mustafa Fevzi Çakmak, 12 Ocak 1876 tarihinde İstanbul’un Anadolu Kavağı bölgesinde dünyaya gelmiştir. İlk ve orta öğrenimini Kuleli Askeri Lisesi’nde tamamlamış, ardından 29 Nisan 1893’te Harp Okulu’na başlamıştır. 28 Ocak 1896’da bu okuldan mezun olmuş ve 25 Aralık 1898’de Harp Akademisi’ni bitirmiştir. Fransızca, İngilizce, Almanca, Rusça, Farsça, Arapça, Arnavutça ve Sırpça gibi birçok yabancı dili akıcı bir şekilde konuşabiliyordu.
Osmanlı Döneminde Askeri ve Siyasi Kariyeri
Rumeli’de yaklaşık 14 yıl boyunca farklı askeri görevlerde bulunmuş ve gösterdiği başarılar sayesinde hızlı bir şekilde rütbe atlamıştır. 1901’de kolağası, 1902’de binbaşı ve 1907’de henüz 37 yaşındayken miralay rütbesine yükselmiştir. 1909’da Osmanlı ordusundaki rütbe düzenlemeleri kapsamında rütbesi binbaşılığa düşürülse de 1910’da yeniden yarbay olmuştur. 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilan edilmesinin ardından İttihat ve Terakki Cemiyeti, Osmanlı yönetiminde etkili bir konuma gelmiştir. Fevzi Çakmak, dönemin birçok askeri gibi İttihatçılar tarafından Metroviçe şubesinin gizli yönetim kuruluna dahil edilmiştir. Ancak politikadan uzak durmayı tercih eden ve mesleğine bağlı bir asker olarak, İttihat ve Terakki’ye aktif bir şekilde katılmamış, bu oluşumdan mesafeli durmuştur. Balkan Savaşları sırasında Osmanlı ordusunda önemli görevler üstlenmiştir. İlk olarak Yakova’daki XXI. Tümen’in komutan vekilliğine atanmış, ardından Vardar Ordusu Harekât Şubesi Müdürlüğü’ne getirilmiştir (29 Eylül 1912). Balkan Savaşları’nın bitiminden sonra 2 Ağustos 1913’te Ankara Redif Tümeni Komutanlığı’na, 6 Kasım 1913’te II. Tümen Komutanlığı’na atanmış ve 24 Kasım 1913’te yeniden Miralay (Albay) rütbesine terfi etmiştir. 22 Aralık 1913’te ise Ankara’daki Beşinci Kolordu Komutanlığı’na getirilmiştir. Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla 2 Mart 1915’te Mirlivâ (Tuğgeneral) rütbesine yükseltilmiştir. Çanakkale Cephesi’nde görev almış ve burada kolordusuyla kritik sorumluluklar üstlenmiştir. 7 Eylül 1916’da İkinci Kafkas Kolordusu Komutanlığı’na atanmış ve Doğu Cephesi’nde hizmet vermiştir. 5 Temmuz 1917’de Diyarbakır’daki İkinci Ordu Komutanlığı’na getirilmiştir. Kafkas Cephesi’nde Rus saldırılarını püskürterek, Rusların İskenderun ve Basra Körfezi’ne ulaşma planlarını boşa çıkarmıştır. Daha sonra 1917’de Kanal Cephesi’nde İngiliz saldırılarını durdurmak için Mustafa Kemal’den boşalan Halep’teki Yedinci Ordu Komutanlığı’na atanmıştır. 1918’de Filistin ve Şeria bölgelerinde İngilizlere karşı gösterdiği başarılar nedeniyle ferik rütbesine terfi etmiştir. Ancak kısa süre sonra hastalanarak İstanbul’a dönmüş ve yerine ikinci kez Mustafa Kemal atanmıştır. Aynı yıl, Tevfik Paşa kabinesinde Harbiye Nazırı olan Cevad (Çobanlı) Paşa’nın ısrarıyla Erkân-ı Harbiyye-i Umûmiyye Reisliği’ne getirilmiştir. Bu görevdeyken, mütareke şartlarını yerine getiriyormuş gibi görünerek birçok silah ve mühimmatın düşman eline geçmesini engellemiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Döneminde Askeri ve Siyasi Kariyeri
Mareşal Fevzi Çakmak, Anadolu’da başlayan Milli Mücadele’ye destek vermiş ve Kozan milletvekili olarak Büyük Millet Meclisi’nde yer almıştır. Meclis tarafından oluşturulan İcra Vekilleri Heyeti’ne Müdâfaa-i Milliyye Vekili olarak seçilmiş ve bu heyetin başkanlığına getirilmiştir. Fevzi Paşa, bu dönemde hem askeri hem de siyasi görevler üstlenmiş, ancak her zaman askerlik mesleğine daha fazla bağlılık göstermiştir. Daha sonra Genelkurmay Başkanlığı görevine atanmış ve Sakarya Meydan Muharebesi ile Büyük Taarruz gibi önemli savaşların planlanmasında ve yürütülmesinde belirleyici bir rol oynamıştır. 30 Ağustos Zaferi’nin kazanılmasında büyük katkısı bulunan Fevzi Paşa’ya, Mustafa Kemal’in önerisiyle 1922 yılında Büyük Millet Meclisi tarafından Mareşallik rütbesi verilmiştir. 30 Ekim 1924’te, kumanda görevinde bulunan milletvekillerinden askerlik veya siyaset arasında bir seçim yapmaları istenince, çok sevdiği askerlik mesleğini tercih etmiş ve İstanbul milletvekilliğinden ayrılmıştır. Erkân-ı Harbiyye-i Umûmiyye Reisliği görevini 1944 yılında emekli oluncaya dek sürdürmüştür. Siyasi hayatında daha sonra Demokrat Parti’yi desteklemiş ve 1946’da bu partinin listesinden bağımsız aday olarak İstanbul milletvekili seçilmiştir. Ancak 1947’de parti yöneticileriyle yaşadığı anlaşmazlıklar nedeniyle Demokrat Parti’den ayrılmıştır. 1948’de Millet Partisi’nin kurucuları arasında yer almış ve bu partinin onursal başkanı seçilmiştir. 1950 seçimlerinde Millet Partisi’nin adayı olmuş, fakat seçimden birkaç gün önce, 10 Nisan 1950’de İstanbul’daki Teşvikiye Sağlık Yurdu’nda hayatını kaybetmiştir.
Eserleri
Büyük Harpte Şark Cephesi Harekâtları; Garbi Rumeli’nin Kaybı ve Balkan Harbi’nde Batı Cephesi.